Son Üç Ay

Sevgili Anneciğim, Bugün bensiz üçüncü ayın Bu üç ay Benden üç ömür götürdü Eskiden sahilde bir yazlığımız vardı Akdeniz’in nefis tuzu kokan Saçıma başıma kum toplar gelirdim Hatırlamazsın sanırım Şimdi tam oralara gitme zamanı yılın Terasta bir akşam üstü Karpuz, beyaz peynir, taze fasulye Zahmetsiz Akdeniz yaz soframız Abim şimdi bütün evi doldurmamış gibi Elinde kovası çıkar gelir Bir dolu deniz kabuğu Yusuf hamakta uyuyakalmış … Okumaya devam et Son Üç Ay

Acı Tatlı Bir Sos

ben şehirden dağlara kaçmadım hiçorada bir yerde köyüm de olmadıdedemin bir bağı vardı imamlık görevini yaptığıgidilirdi bazı yaz akşamları ki yılda iki gece eder buoturma odasında iki duvara monte edilmiş tahta sedirlerpencereden uzandığında dalından ağzına düşen dutlardaha fazlası yoktu.dutlar ve dedem ve Allah ve namaz ve küçücük bir mutfak sonra gidişler, hastalıktan nefessiz kalmalargidişi dedemin bir anda oldu korona zamanındaben ölümü dedemle gördüm belki de … Okumaya devam et Acı Tatlı Bir Sos

Dönebilir Misin Eve Yine De?

“Rüzgar hazır mısın bir şiir dinlemeye?” Diye bağırıyorum, rüzgar anlamış gibi bir coşuyor. Yıllardan beri uğramadın buralara Hiç özlemedin mi beni yoksa Sensiz bir yarım eksik sanki Bilirim, bilirsin ne hissettiğimi Neredesin bu baharın ilk cemi Yeni hayaller filizlenmiyor sensiz Neredesin bu dikenin gülü Dallar elime batıyor çiçeksiz Bilirim unutmazsın dönüş yolunu Ne kadar uzaklaşsan da buraya dönersin Fısıldardın kulağıma ayrılıklardan önce Seven sevgiliye giden … Okumaya devam et Dönebilir Misin Eve Yine De?

Hayattan Kısa Bir Kesit

Küçük kızın gülücük sesleri hala kulaklarımda yankılanıyordu. Bugün yürüyüşe çıktığımda oyun alanının yanından geçerken görmüştüm onu. Dört veya beş yaşlarındaydı, uzun sarı saçları rüzgarla uçuşuyor, babası onu yukarı atıp tuttukça gülüşü bütün parkı renklendiriyordu. Güneşin yavaş yavaş battığı sakin bir ikindi vaktiydi. Durup babası ile kızı uzaktan izledim biraz. Babası küçük kızının artık yorulup eve dönmek istediğini söyleyene kadar onunla oynadı. Sonra da el ele … Okumaya devam et Hayattan Kısa Bir Kesit

İstanbul’a

İstanbul, cümleye nereden başlayacağını bilemediğin anlar olur. Bu bana mevzu çok derin olduğu zaman çok sık oluyor. Ama edebiyatım kuvvetlidir. Bir şekilde bulurum bir yolunu cümleye başlamanın. Ama konuşamadığım, söze başlayamadığım tek bir konu var: sen İstanbul. Sen kimsin İstanbul? Neden mevzu sana geldiği zaman dilim tutuluyor? Bebekliğim misin? Çocukluğum musun? Yuvam mısın? Saçımı okşayanım mısın? Beşiğim misin? Kalbim misin? Aldığım derslerim misin? Hatalarım mısın? … Okumaya devam et İstanbul’a

Sonbaharım Gibisin

Camdan dışarı bakıyorum ne kadar güzel bir gün var dışarıda. Bir sonbahar günü süslüyor bu güneşli günü adeta. Ağaçlardan dökülen yapraklar rüzgarla dans ediyorlar yere düşene kadar. Derin bir nefes alıyorum, ne tatlı bir hava. Az ileride ağaçların arasında bir göl var ki, ağaçların güzelliğini kıskanıyor sanki. Üzerine baktıkça bir de onun yansımasından izliyorum bu güzelliği. Sonra çektiğim o nefesi sıkıntı ile tekrar veriyorum… Sonbahar … Okumaya devam et Sonbaharım Gibisin

Soğuk Bank

Yazıyorum yine boş kağıtlara kendimiBoşluğa düşüyorum tutsun istiyorum birisiNe tutan var elimden ne soran halimiSorsa da anlamaz ki halimdenNereden bilsin beni Oturuyorum soğuk bankta  Üşümüyorum aslında  İçimdeki soğukluk olmasaBakıyorum aynaya görüyorum kendimiAcaba gören olur mu halimi, benim gibi  Yürüyorum yürüyorum yürüyorumVarabilir miyim diye bir yereOtur sen soğuk banktaGidemezsin hiçbir yere Ayşegül Deniz – Soğuk Bank Okumaya devam et Soğuk Bank

Deniz Feneri

Hayatta, yetemediğimi düşündüğüm ya da dibe vurduğum anlar, yüzeyde kaldığım anlardan daha fazla olmaya başladığını fark ettim son zamanlarda. Ama asıl problem şuydu ki ben yüzmek için ellerimi hareket ettirmiyorum, çırpınmıyorum, savaşmıyorum. Yüzeye çıkıp içime nefesimi çeksem de sonra kendimi dibe, yine kendim bırakıyorum. Bu elimde bir yol haritası olmadığından mı oluyor, kulaç atmaktan yorulduğumdan mı ya da tutunduğum can simitlerinin kopmasından dolayı mı bilmiyorum. … Okumaya devam et Deniz Feneri

Hiçbir Yere Varamıyorum

Gerçekler bir kaya gibi Karşımda ama aşamıyorum.Sürekli deniyorum ama Her seferinde başaramıyorum. Sadece yazmak geliyor elimden,Hiçbir faydası olmayan şeyler karalıyorum. Bazen aşk mektupları,Bazen de aşk şiirleri yazıyorum.Sonra her şeyi kilitli bir kapının ardına hapsediyorum. Gecenin alacakaranlığında yürüyorum,Yürüyorum ama hiçbir yere varamıyorum.Önce vazgeçiyorum,Sonra da gidiyorum Geriye bir kırık kalem,Bir veda mektubu,Ve soğuk bir beden bırakıyorum… Büşra Yalman – Hiçbir Yere Varamıyorum Okumaya devam et Hiçbir Yere Varamıyorum

Beni Anlamıyor Bu Dünya Anne

Derin bir acı yaşarken, her kırılışın sonunda akıl sağlığından uzaklaşmanın eşiğine geldiğini hissedersin. Bu hiçbir şekilde yaşadığın/geçirmiş olduğun acı ve travmanın diğerlerinden daha kötü olduğu anlamına gelmez. Tam aksine, insan kendini yardıma ihtiyacın olduğuna, yardım isteyebileceğine bile ikna edemez çünkü acın, çocuklarını savaşta kaybeden bir anne ve babanın acısı kadar; açlık ve yoksulluktan ölen, her türlü savaşta çapraz ateşler arasında kalan çocuklarınki kadar geçerli değildir. … Okumaya devam et Beni Anlamıyor Bu Dünya Anne