Deniz Feneri

Hayatta, yetemediğimi düşündüğüm ya da dibe vurduğum anlar, yüzeyde kaldığım anlardan daha fazla olmaya başladığını fark ettim son zamanlarda. Ama asıl problem şuydu ki ben yüzmek için ellerimi hareket ettirmiyorum, çırpınmıyorum, savaşmıyorum. Yüzeye çıkıp içime nefesimi çeksem de sonra kendimi dibe, yine kendim bırakıyorum. Bu elimde bir yol haritası olmadığından mı oluyor, kulaç atmaktan yorulduğumdan mı ya da tutunduğum can simitlerinin kopmasından dolayı mı bilmiyorum. … Okumaya devam et Deniz Feneri

Umutlar Balonu

Hayatta kısa süreliğine de olsa yaptığımız bazı şeyler vardır. Bazen bunlar bizim kurtuluşumuz olurken, bazen de asla başımıza gelmemesi gereken hatalara yol açarlar. Peki ya bunların olmasını nasıl engelleriz, ya da asıl soru bunları engellemek istiyor muyuz? İnsanı insan yapan içinde sürekli savaştığı iki yönüdür. Bir tarafımız iyiliğin getirdiği mutlulukla sefa sürerken diğer tarafımız kendisini korumak amacıyla çevresine kendini kapatmış durumdadır. Tabii her şey asla … Okumaya devam et Umutlar Balonu

Beni Anlamıyor Bu Dünya Anne

Derin bir acı yaşarken, her kırılışın sonunda akıl sağlığından uzaklaşmanın eşiğine geldiğini hissedersin. Bu hiçbir şekilde yaşadığın/geçirmiş olduğun acı ve travmanın diğerlerinden daha kötü olduğu anlamına gelmez. Tam aksine, insan kendini yardıma ihtiyacın olduğuna, yardım isteyebileceğine bile ikna edemez çünkü acın, çocuklarını savaşta kaybeden bir anne ve babanın acısı kadar; açlık ve yoksulluktan ölen, her türlü savaşta çapraz ateşler arasında kalan çocuklarınki kadar geçerli değildir. … Okumaya devam et Beni Anlamıyor Bu Dünya Anne

Anlarsın Değerini

Bir uçurumun kenarında anlarsın bu hayatı, eğer tüm hayatın boyunca anlamayı becerememiş isen. Biz insanlar böyleyiz. Elimizdeki en değerli şeylerin değerini ancak onları kaybetme riski ile göz göze geldiğimizde anlıyoruz. Her aldığımız nefes, her yaşadığımız an o kadar değerli ki… Bu hayattan sonrası hakkında neye inanırsan inan, şu yaşadığın anın yani “şimdi” nin tekrar gelmeyeceğini inkar edemezsin. Geriye baktığında unutulmaz ya da belki pişmanlıkların gelir … Okumaya devam et Anlarsın Değerini

Bilmiyordum

Bilmiyordum… Sessiz bir uğultuyla başladı ilk olarak. Hiç fark etmedim oysaki sebebini. Her zamanki gibi ertelemiştim belki de. Bilmiyordum… İkinci günün sabahı bir mesaj geldi telefonuma. Daha önce hiç kimse bana böyle konuşmamıştı. Üzüldüm ama çok da uzun sürmedi sanki içten içe bu anın geleceğini biliyormuşum gibi hissettim. Gözlerimi telefondan çekip tavana diktim ve o an anladım her şeyi. İhanete uğramıştım. Ya da ben mi … Okumaya devam et Bilmiyordum

Kayda Değer

Semineri dinleyip not tutarken gözlerimin önünde ‘kayda değer’ kelimesi canlandı birden. Kelimelerin köküne inmenin, önüne veya arkasına bir şeyler eklemenin o kelimenin gerçekliğini daha iyi anlamaya yardımcı olduğunu düşünüyorum. Düşünmeden konuşuyoruz. Kaçımız ‘ayraç’ kelimesini düşünürken ‘ayırmak’ fiilini aklından geçiriyor? Doğru olsun ya da olmasın ağzımızdan binlercesi çıkıyor ve kendi kulağımıza gerçekten varamadan uçup kayboluyorlar. Not tutuyordum, yani aslında semineri kayıt altına alıyordum. Aynı sevdiğim kitaplardan … Okumaya devam et Kayda Değer

Aynı Duygular

Ruhumuzun bir bedene büründüğünde varlık hali. Veya canlılar aleminin en gelişmiş biyosu. Düşünme yetisine sahip olan ve istediğini yapabilecek güçte kişiler. Ya da duygularının onu yönetmesine boyun eğmiş zavallı nitelikler. Acı, sevinç, nefret ve daha fazlasına sahip değil miydik? Yoksa onlar mı bize sahiplerdi? Biz mi onlara hükmediyorduk onlar mı bize? Beyninizin içindeki sahnelerdeki ana karakter siz miydiniz yoksa o anılarınızı yaşamamıza neden olan duygularınız … Okumaya devam et Aynı Duygular

Korkmuyorum

Ölmekten korkmuyorum, Sadece yaşamam gereken şeyleri yaşamadan ölmekten korkuyorum yada yaşamamam gereken şeyleri yaşayıp ölmekten. Birde öldüğüm zaman evcil hayvanlarıma sahip çıkılmamasından korkuyorum.  Öldüğümde unutulmaktan korkuyorum, mezarıma kimsenin gelmemesinden korkuyorum, mezarıma güzel çiçeklerin dikilmemesinden korkuyorum, ama biliyorum ki zamanı geldiğinde unutulacağım, mezarıma gelen kişiler yavaş yavaş azalacak, mezarıma dikilen çiçekler zamanla solup gidecek. Sonra tekrar yapayalnız kalacağım, tıpkı yaşarken olduğum gibi; tek fark artık bu … Okumaya devam et Korkmuyorum

Urgan İpliği

Bağımlılık neydi? Neden bağımlı olurdu insan? En önemlisi de bu şeylerden kurtulmak neden bu kadar zor olurdu? Bir kahveye olan bağımlılığımızı düşünelim mesela. Günde su içer gibi kahve içerken ister istemez vücudumuz bu duruma karşı çıkardı ya da herhangi bir sosyal medya hesabında takılırken günlük hayattan koptuğumuzda beynimiz uyarı gönderirdi. Ama bunları umursamazdık. Günler geçer giderken bunlar alışkanlık halinden çıkar bağımlılık olurlardı. Adeta dönüp duran … Okumaya devam et Urgan İpliği

Vuslat

Şu otogar ne anlamlı yer.. ayrılmanın, özlemin, gözyaşının, kavuşmanın, mutluluğun hat safhada yaşandığı tek yer belki de. Mesela; otobüsün camından el sallayıp bir yandan gözyaşını silen çocuk, diğer yanda cebindeki sigara paketinden bir sigara çıkarıp yakan gözler dolu bir baba.. beraber büyümüş ama üniversite eğitimleri için yollarını ayırmak zorunda kalan iki dostun vedası, birbirlerine öylece sımsıkı sarılmaları ve yine yanaklarından yavaş yavaş damlayan gözyaşları.. bir … Okumaya devam et Vuslat